Kardiyovasküler Sistem,Kalp Döngüsü,Tansiyon

Bir Kalp Döngüsü
Bir kalp vurumunun başlangıcından bir sonraki vurumun başlangıcına kadar kalbin lumenine ve lumeninden kanın akımıyla alakalı gerçekleşen olaylar silsilesine "kalp döngüsü/kalp siklüsü" adı verilir. Bir kalpte 2 ventrikül ve 2 atrium olmak üzere 4 odacık vardır.Atriyumlar ventriküller için primer (destekleyici) pompa olarak görev yapar. Ventriküller, kanın damarlarda dolaşması için esas "güç/basınç kaynağı" olarak pompa görevi görürler. Bir kalp atım döngüsü SA düğüm denen ve kalbin kendi siniri sistemi elemanlarından olan sinirsel yumaktan spontan gelişen elektriksel deşarj (aksiyon potansiyeli) ile başlar.Bir kalp dögüsü dakikada ortalama 75 atım olarak hesaplanırsa 0.8 saniye sürer.Bu döngü 4 temel evre olarak ayrılmıştır:

1-)Ventriküler Dolma Evresi:

Ventriküllerin diyastol(gevşeme), atriumların sistol(kasılma)durumunda olduğu evredir. Bu evrede vena cava superior ve vena cava inferior denen vücuttaki en büyük toplardamarlarla kan sağ atriuma gelir. Aynı şekilde akciğerlerde oksijenlenen kan pulmoner venlerle sol atriuma gelir. Daha sonra sağ atriumun kasılmasıyla kan sağ ventriküle, sol atriumun kasılmasıyla kan sol ventriküle dolmuş olur. Bu evrede atrioventriküler(AV) kapaklar açıktır. Kanın %70-80'i pasif olarak ventriküllere dolar.

2-)İzovolümetrik (eş hacimli, ventrikül içi kan hacminde değişiklik olmayan) Kontraksiyon Evresi:

Bu evrede kanla dolan ventrükül sistol durumuna gelmeye başlamıştır.Ama bu evrede dikkat edilmesi gereken en önemli şey ventriküllerin peşisıra gelen damarlardaki basıncı yenecek kadar sistol durumuna gelememiş olmasıdır.Yani sağ ventrikül pulmoner arterin basıncını,sol ventrikül aortun basıncını yenemez ve pulmoner kapak ile aort kapağı açılamaz dolayısıyla kan pompalanamaz.Bu nedenle bu evreye izovolumetrik kontraksiyon adı verilir.Bu evrede AV kapakları kapanmıştır.

3-)Ventriküler Ejeksiyon Evresi:

Bu evrede ventriküller iyice kanla dolmuş ve yeteri kadar sistol durumuna gelmiştir.Böylece aort ve pulmoner arter basıncı yenilir.Kan damarlara pompalanır.

4-)İzovolümetrik Gevşeme Evresi:

Bu evrede hem ventriküller hem de atriumlar diyastol durumundadır.Bunun sebebi kanın tekrar atriumlara oradan da ventrikülleri dolması için iç basınçlarının az olması gerekmesidir.Böylece kan rahatlıkla atriumlara dolacak ve tekrar evreler baştan tekrarlanacaktır.

Tansiyon Nedir,Kalp Debisi Nedir?

Tansiyon kanın damarlara yaptığı basınç olarak tanımlanır.Kan basıncı temel olarak kalp debisi ve total periferik direncin çarpımı ile bulunur.Kalp debisi de vurum hacmi(kalbin pompaladığı kan miktarı) ve kalp hızının çarpımıyla,total periferik direnç de kan damarlarının çapı,kan viskozitesi ve kan damarlarının uzunluğunun çarpımıyla elde edilir.O yüzden sıralanan bu faktörlerden herhangi birinin değişimi kan basıncını değiştirmekte yani halk arasında bilinen tansiyona etki etmektedir.

Kalp Debisinin Kontrolü:

Kalp debisi üzerinde vurum hacmi genellikle sabit eğilimlidir.Kalp debisinin değişiminin altında ana olarak kalp hızının değişimi yatar.Kalp hızı dakikadaki kalp vurum sayısı olarak tanımlanır.Kalp hızı (KH), intrinsik olarak SA düğüm tarafından ateşlenen aksiyon potansiyelleri tarafından belirlenir, kabaca nabız olarak takip edilebilir.Kronotropi kalp hızını ifade etmede kullanılır.Dakikada yaklaşık 60-80 kere atım gözlenir.Kalp hızı 60 atım/dakika altında ise bradikardi,100 atım/dakika üzerindeyse taşikardi olarak adlandırılır.İyi antremanlı bir sporcuda kalp hızı dakikada 60'ın altına düşebilir.Hatta Miguel Indurian ve Alberto Contador adlı bisikletçilerin kalp hızlarının 20'ye kadar düştüğü görülmüştür.Haraket eden bir vücutta kalp hızı ne kadar düşük olursa ve fizyolojik durumlar sabit kalırsa bu olay o sporcunun ne kadar profesyonel olduğunu gösterir.Kalp hızını etkileyen yaş,cinsiyet,vücut boyutu,duygu durumu,ilaç kullanımı,fitness düzeyi gibi birçok faktör bulunmaktadır. Örneğin antiaritmik ilaçlardan olan beta blokörler sinus düğümündeki beta reseptörleri bloke ederek bradikardi yapar,kalp hızını düşürür.Sempatik sinir sistemi nörotransmitterlerinden olan norepinefrin ,β – 1 adrenerjik reseptörleri etkileyerek kalp hızını arttırır.Parasempatik sinir sistemi transmitterlerinden olan asetilkolin ise M2 reseptörleri üzerinden kalp hızını azaltır.CO,alkol gibi kimyasallar da kalp hızını azaltırken,nikotin,tiroksin,kafein gibi kimyasallar da kalp hızını arttırır.

Artmış kalp hızı neden tehlikelidir?

Artmış kalp hızı basıncı arttıracağından vaskular hasara sebep olur.Bu da ateroskleroz riskini doğurur.Bunun sonucunda artmış oksijen ihtiyacına karşılık azalmış oksijen sunumu meydana gelir.Kısa dönemde kalbin koroner arterleri de(kalbin besleyici arterleri) kalbi besleyemeceği için iskemi meydana gelir.Uzun dönemde ise major kardiyovasküler sorunlar ortaya çıkar.Yani vücudu besleyecek düzeyde ve düşük istirahat kalp hızı genelde daha etkin ve sağlıklı bir kalp durumunu ifade eder.

Kan Basıncını Etkileyen Bir Diğer Faktör:Total Periferik Direnç:


Total periferik dirence de etki eden temel 3 etken vardır.Bunlar kan damarlarının çapı,uzunluğu ve kanın viskozitesidir.Ana olarak etkileyen ve daha kolay değişen ise kan damarlarının çapıdır.Fizyolojik olarak epinefrin,norepinefrin,vazopressin,anjiyotensin 2,ANP gibi kimyasallar kan damar endoteline etki ederek damar çapını değiştirebilmektedir.Kan basıncının arttığı durumlarda bu kimyasallardan bazıları salgılanarak damar çapı azaltılır ve kan basıncı düşürülmeye çalışılır.Kan basıncı azaldığı durumlarda ise tersi gerçekleşir.

Kan damarda tabakalar halinde akar, viskozite artışı bu tabakalar arasında sürtünmeyi artırır.Dolayısıyla viskozite artışı kan basıncını total periferal direnç üzerinden arttırır.Vücut boyutunun artması da kısmi olarak kan damar boyunun uzamasına sebep olur ve perıferal direnç artar.

Kan Organlara Hangi Oranlarda Dağılır?

Kan normal istirahat halinde %20 ve %21 oranında en fazla böbrek ve sindirim sistemine yönlendirilir.Çünkü bu organlar istirahat halinde bile çalışmaktadır.Ama bu organlara giden kan miktarları duruma göre değişiklik gösterebilmektedir.Her organa giden damarın ucunda bazı musluk benzeri ayarlayıcılar vardır.Bunların kasılması veya gevşemesi gelen kan miktarını değiştirebilmektedir.Örneğin egzersiz durumunda iskelet kaslarına gelen kan miktarı %60-70'lere kadar çıkarılabilmektedir.Ama dikkat edilmesi gereken şey hangi durum olursa olsun beyine gelen kan miktarı değişmemektedir.Çünkü beyinin beslenememesi tüm vücudu tehlikeye atmak anlamına gelir.

Egzersiz Durumunda Kardiyovasküler Sistemde Ne Değişiklikler Meydana Gelir?

Vücut çoğu durumda damarlara zarar gelmesini önlemek için kan basıncını sabit tutma yönünde eğilim gösterir.Egzersiz durumunda da bu durum geçerlidir.Profesyonel olmayan bir sporcu veya herhangi bir insanda egzersiz durumunda kalp hızı artar.Bunun sebebi sempatik sinir sistemi aktivasyonunda artış olmasıdır.Kalp debisini de kısmen sabit tutmaya çalışan vücut vurum hacmini azaltır.Ama bu telafı yüzde yüz başarılı olamayacağı için kalp debisi artar.Bu durumda total periferik direncin azaltılması gerekir.Bunu da vücut kan damarlarının çapının azaltılmasıyla gerçekleştirir.Özellikle çalışan kas grubuna giden damarlar vazodilatasyona(gevşeme)uğrar.Böylece hem o bölgeye gelen kan miktarı arttırılır hem de kan basıncı dengelenmiş olur.

Dayanıklılık antremanı yapmış atletlerde ise yüksek vagus aktivitesi nedeniyle kalp hızı antremanda bile azalır.Aynı şekilde kalp debisini sabit tutmak amacıyla vurum hacmi bu sefer arttırılır.Kalp debisi dolayısıyla yine artar.Total periferik dirençteki değişiklikler bu durumda da geçerlidir.


Bazı Hayvanlarda Kalp Hızı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Refleks Nedir? Refleks Çeşitleri Nelerdir ve Refleks Muayenesi Nasıl Yapılır?

Böbrek Fizyolojisi(Renal Fizyoloji)

Beyin Lobları ve Görevleri